Öne Çıkan Yayın

ANNEM HER YERDE

ANNEM HER YERDE                 Günümüz toplumunda ölüm tabu olan konulardan biri. Hem yetişkinler hem çocuklar için. Oysa Avustury...

1 Nisan 2019 Pazartesi

ANNEM HER YERDE


ANNEM HER YERDE

                Günümüz toplumunda ölüm tabu olan konulardan biri. Hem yetişkinler hem çocuklar için. Oysa Avusturyalı ressam Egon Schiele’nin “Death and Man” (Ölüm ve Adam) tablosunda resmettiği gibi ölüm hayata bitişik…[1] Hepimiz ölümün yaşamın doğası gereği var olan kaçınılmaz bir gerçek olduğunu biliyoruz. Hatta ölüm, her gün medya tarafından gözümüzün içine sokulmak suretiyle alıştırıldığımız bir olgu. Ancak tüm bunlara rağmen yine de ölüm biraz karanlık, konuşmaktan hoşlanmadığımız, söz etmesi bize zor gelen bir konu. Hele ki çocuklar söz konusuysa… Ölüm çocukların yanında konuşulmaması gereken bir şey olarak addediliyor günümüzde… Ölümü çocuğa nasıl anlatacağımızı bilemiyoruz. Ölümü çocuğa açıklamak konusunda dilimiz bir türlü dönmüyor. Oysaki psikanalist Prof. Dr. Darian Leader’ın Depresyon, Yas ve Melankoli başlıklı kitabında açıkladığı üzere ölümü çocuğa anlatmak konusundaki bu tutukluğumuz ‘modern’ bir olgu. Leader’ın ifadeleriyle, “… bir zamanlar çocuklar ölüm döşeğinin çevresinde toplanırken, günümüzde ölüm döşeğinden gitgide daha fazla ayrı tutulduklarına tanık oluyoruz. (Ortaçağ Avrupa’sının çocukluk ve aile anlayışı üzerine araştırmalarıyla tanınan tarihçi) Ariés, on sekizinci yüzyıla kadar ölüm döşeğinin tasvir edildiği her yerde çocukların da olaya dahil edildiğini belirtmişti”.[2],[3]
                Darian Leader’ın Depresyon, Yas ve Melankoli kitabını babamı kaybettikten sonra okumaya başladım. Aynı dönemde ölüm üzerine yazılmış çocuk kitaplarını da okumaya yöneldim. Fark ettim ki; yaşadığım her duygu, kaybımla kurduğum ilişki, çocuk kitaplarına da olanca sadeliğiyle yansımıştı. Bu yazıda ele alınan Annem Her Yerde kitabı söz konusu olduğunda ise, bu yansıma, yakınlık ya da benzerlikten de öteydi. Bir aynada yansıyan imge misali, benim hissettiklerim ve kaybımla ilişkilenme biçimim bu kitaba aksettirilmişti.
                Annem Her Yerde, annesini kaybetmiş bir kız çocuğunun gözünden bir çocuğun ölümle kurduğu ilişkiyi anlatıyor. Ölüm hakkında pek konuşulmak istenmez; hele ki çocuklar bu konunun olabildiği kadar uzağında tutulmak istenir. Ama küçük Yolanda’nın çevresindeki yetişkinlerin tavrı bu genel tutumdan farklılaşıyor. Yolanda’nın annesinin ölümünü anlamlandırma arzusuna karşılık veriyorlar. Hem de Yolanda’nın sorularını, genelde yapıldığı gibi, cennet-cehennem, öbür dünya gibi yetişkinlerin bile ilişki kurmakta zorlandıkları soyut, doğa üstü kavramlara başvurarak yanıtlamıyorlar. Yolanda’ya annesinin ölümünü, maddi hayatla, gündelik yaşamla ilişki kurarak anlatıyorlar. Üstelik, Yolanda’nın “annem nerede” sorusunu yanıtlarken, bu kayıptan ötürü duydukları acı, hissettikleri özlem üzerine Yolanda ile bir nevi hasbihal ediyorlar. Yolanda annesini ararken, babası da sevgili eşini, teyzesi kız kardeşini, büyük babası ve büyük annesi de çocuklarını arıyor. Ararken hep beraber iyileşiyorlar. İnsan insana iyi geliyor, acı paylaşıldıkça sağalıyor.
                Yolanda diyor ya, “annem her yerde”. Gökteki bir yıldızda, içtiği kahvenin fincanında, bir fotoğrafta… Ben de babamı ta omuz başımda hissetmiştim onu kaybettikten sonra. Omuz başımdaki gülümseyen bir silüette... Çocukken bir yaz günü beni kucağına aldığı o fotoğraftan taşan bir silüette... O silüet nereye gitsem benimle geliyor. Neredeysem orada, omuz başımda. Mekânın, zamanın sınırını bilmiyor. Kısacası, Yolanda’nın annesi için dediği gibi, benim de babam her yerde.  
                Çocuk kitapları, öz benliğimize doğru yaptığımız bir yolculuktur. İşte, Annem Her Yerde de bu kitaplardan biri. Sade diliyle, hepimizin hayatına dokunan anlatımıyla, duygu yüklü resimleriyle ölümün ardından yaşanan kaybı anlamlandırmak konusunda, çocuklara da yetişkinlere de ilham verebilecek bir kitap. Darian Leader’ın dediği gibi, “genellikle bir kaybın “üstesinden gelmek” için cesaretlendiriliriz; oysaki yakınını kaybetmiş kişiler ve trajik kayıplar yaşamış olanlar asıl meselenin, kaybın üstesinde gelip yaşamaya devam etmekten çok, kaybı hayatın bir parçası haline getirmenin bir yolunu bulmak olduğunu gayet iyi bilirler”.[4] Daha basit bir dille, “önemli olan o kayıpla yaşamaktır”.[5] Annem Her Yerde, kaybımızla yaşayabilmek konusunda bize ilham oluyor. Madem ki kaybettiğimiz bizim için ‘her yerde’, Yolanda’nın annesi için dediği gibi, o zaman aslında olmasa da hâlâ ‘oradadır’. Bir fotoğrafta, bir resimde, bir anıda, hayatımızın bir parçası olmuştur. Ama bizi korkutan, anımsamaktan, yokluğuyla yüzleşmekten kaçtığımız bir parçası değil. Hatırlayarak, Yolanda’nın teyzesinin deyimiyle hakkında konuşarak yaşattığımız bir parçasıdır. Kaybımız onu unutmadığımız, onu anımsadığımız sürece bizimledir; hayatımızın bir parçasıdır, ‘o’ her yerdedir…

KÜNYE
Yazan: Pimm van Hest                   
Resimleyen: Sassafras De Bruyn
Çeviren: Öznel Akdik İşli
Yayınevi: Gergedan Yayınları
Yayın yılı: 2016
Yaş Grubu: 5 yaş ve üstü



[1] The Metamorphoses of Egon Schiele [Egon Schiele’nin Dönüşümü], https://www.leopoldmuseum.org/en/press/press-materials/874/The-Metamorphoses-of-Egon-Schiele, erişim tarihi: 30 Mart 2019.

[2] Darian Leader (2018), Depresyon, Yas ve Melankoli, çev. Ayça Göçmen, İstanbul: Encore Yayınları, s. 81.

[3] Ariés, Philippe (1975) Western Attitudes Toward Death from the Middle Ages to Present [Orta Çağ’dan Günümüze Batı’nın Ölüm Karşısındaki Tavrı], Londra: Johns Hopkins University Press, s. 34-66, K. Durmuşoğlu & K. Ataman (2018) Kutsaldan Sekülere: Değişen Ölüm Algısı Üzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme, Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 5 (1), s. 130.
[4] Leader, a.g.e., s. 94.

[5] Leader, a.g.e., s. 94.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder