http://kitapeki.com/emekci-cocuklarina-hikayeler/
EMEKÇİ ÇOCUKLARINA HİKÂYELER
Henüz beş yaşında bile değilken babamın bana ve
kardeşlerime gece uyumadan önce anlattığı masalları hatırlıyorum hayal meyal. Kırmızı Kıçlı Maymun… Babam bize bu
akıllı mı akıllı, kurnaz mı kurnaz maymunun maceralarını anlatırdı. Babamın
kendi zihin dünyasının ürünüydü bu maceralar. Tüm maceralarda ortak bir nokta
vardı. Türlü vurdulu kırdılı çizgi romanların, filmlerin aksine Kırmızı Kıçlı Maymun hiç şiddete
başvurmadan, salt zekâsıyla haksızlığa uğrayanın, ezilenin hakkını arar;
adaletin yerine gelmesini sağlardı. Bir ortak nokta daha vardı bu maceralarda: Evet,
sınıflar belirgin değildi bu masallarda fakat başkalarının hakkını yiyenler hep
zenginlerdi. Bu sayede solculaşmamın ilk
tohumları daha pek küçükken atılmıştı içime. Bu tohum elbette bir ideoloji
öğretisini benimsemek değildi fakat bundan daha da değerli bir şeyi vermişti
babam bana: Sol ideolojinin, sol değerlerin özünden birer damla sunmuştu bana,
çocuk yaşımın anlayabileceği bir dille. En zor koşullarda bile haksızlığa karşı
çıkmak, haklının yanında yer almak. Ve haksızla hakkı yenenin ‘zenginler’le
ezilenlerin dizildiği bir sahnede karşı karşıya olduğu gerçeği…
İşte beni böyle çocukluğuma götürdü 19. yüzyılın son
yarısıyla 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Avusturyalı sosyalist yazar ve
çevirmen Hermynia Zur Mühlen tarafından kaleme alınmış Emekçi Çocuklara Hikâyeler kitabı. Kitabın ilk basımı 1922’de Masallar adıyla Berlin’de yapılmış;
Türkçe basıma kaynak olan İngilizce versiyon ise, Fairy Tales for Workers’ Children, adıyla 1925’de Chicago’da
basılmıştır.
Zur Mühlen’in masalları, çocuklara kendileri ‘sonsuza
dek mutlu yaşarken’ diğer insanların nasıl yaşadıkları sorusuyla ilgilenilmeyen
bir dünya sunan geleneksel masalların aksine, içinde yaşadıkları dünyayı
sorgulatmayı ve onu nasıl ve ne yönde değiştirebileceklerine dair ipuçları
sunmayı amaç ediniyor. Zur Mühlen’in masalları geleneksel masallardaki öğelerin
bir kısmını koruyor. Doğaya ve özellikle hayvanlara konuşmak gibi insanlara
özgü öğeler verilirken; fantastik öğeler gündelik hayata yerleştiriliyor. Örneğin,
Neden masalında, masalın kahramanı
olan çocuk bir ormanda bir orman perisi ile sohbet ediyor. Ancak geleneksel
masallardaki tarih-dışı ortam/atmosfer Zur Mühlen’in Emekçi Çocuklara Hikâyeler kitabındaki masallarda yer almıyor.
Aksine, alışılagelmiş masal biçiminde göre oldukça gerçekçi bir biçimde tasvir
edilen Zur Mühlen’in masal mekânlarında toplumsal yaşamda karşılaşılan kölelik,
dayak, aşağılama, yoksulluk gibi olumsuz öğelere yer vermekten kaçınılmıyor.
Tersine, bu tür unsurlara yer verilerek içinde yaşanılan sistemin gerçekçi bir
şekilde sunulması yoluyla okuyucuyu bilinçlendirme amacı güdülüyor. Yukarıda
bahsettiğimiz gibi, geleneksel masal biçimindeki gibi kahramanlar sabrederek
fantastik/sihirli bir güç sayesinde bireysel kurtuluşlarına erişmiyorlar Zur
Mühlen’in masallarında. Zur Mühlen bize, ne kendisini ezen kız kardeşi ve üvey
annesinin eziyetleri karşısında sabırla çalışmaya devam edip sonunda bir
perinin yardımıyla yakışıklı prensle evlenerek sonsuz dek mutlu yaşayan Kül
Kedisi Cinderella’nın, ne de üvey annesinin kumpasından ancak bir prensin
öpücüğüyle kurtulan Pamuk Prenses’in hikâyesini anlatıyor. Bu masallardaki gibi
var olan toplumsal ilişkilerin olduğu gibi sürdürülmesinden yana değil çünkü
Zur Mühlen. Aksine, masallarında kahramanların karşı karşıya kaldıkları
eziyetlerin, bir talihsizlikten değil, mevcut toplumsal ilişkilerin doğasından
kaynaklandığını anlatıyor. Ve çözümün isyan etmekte, üstelik yalnızca bireysel
kurtuluş için değil, toplumsal bir kurtuluş için isyan etmekte olduğunu
söylüyor. Evet, geleneksel masallarda da, Zur Mühlen’in masallarında da iyimser
bir hava seziliyor. Ancak bu iyimserlik, kahramanların ‘sonsuza dek mutlu’
yaşayacakları bir bireysel cennetten kaynaklanmıyor Zur Mühlen’in masal
dünyasında. İyimserlik, Zur Mühlen’in kalem oynattığı 20. Yüzyılın ilk yarısına
özgü devrimci beklentilerden doğuyor. Ki Zur Mühlen’in kalemini bir nevi
devrimci ajitasyon ve bilinçlendirme aracı olarak kullandığını söylersek
abartmış olmayız. Bu gaye, kitaptaki karakterlerin tasvirine de yansıyor.
Karakterler, kati bir antagonistik ilişki içinde siyah-beyaz olarak tasvir ediliyor.
Bu noktada, Zur Mühlen’in geleneksel masal biçimiyle ortaklaştığını
söyleyebiliriz. Ancak geleneksel masal biçiminden farklı olarak karakterlerin
bocalamalarına ve dönüşümlerine yer veriliyor. Serçe masalında, masalın kahramanı minik Serçe okyanusları geçip
sıcak memleketlere ulaşma amacında cesaretini yitirir gibi oluyor; sıcak
memleketlere kavuştuğunda ise konformizme kapılıp ‘kardeşleri’ni bir süre
unutsa da bu bocalamaları aşıp sonunda mücadelesine devam ediyor.
Görüldüğü gibi, Zur Mühlen’in kitabındaki esas kahramanlar
çocuklar ve insan özellikleri verilmiş hayvanlar. Bu noktada çocukların Zur
Mühlen’in masallarında özel bir önemi olduğundan bahsedebiliriz. Çocuklar,
büyüklerin aksine doğaya yabancılaşmamış. Ancak çocuklar - ve çocukluğunu yitirmemiş
vicdan ve adalet duygusuna sahip yetişkinler – Küçük Boz Köpek masalındaki küçük Benjamin ve köpeği arasındaki
ilişkide, ya da Neden masalında küçük
Paul ile orman perisi ve diğer hayvanlar arasındaki iletişimde olduğu gibi –
hayvanlarla, bitkilerle ve doğa-üstü varlıklarla konuşabiliyor. Çocuklar ayrıca
toplumun diğer fertleri ile de yabancılaşmış bir ilişkiden uzaklar. Toplumsal
sorunlara karşı büyüklere göre çok daha uyanıklar. Çevreleri ile ilgililer. Ve
etraflarında olan biteni sorgulama yetilerini kaybetmemişler. Yine Neden masalındaki gibi büyükler,
“çalışırken o kadar çok yoruluyorlar ki; düşünmeye halleri kalmıyor”. Bu
düşünce nedeniyle ki; Zur Mühlen henüz doğaya, insana ve topluma
yabancılaşmaktan uzak olan Zur Mühlen, kitaptaki masallarda çocuklara toplumu
bilinçlendirmede öncü bir rol veriyor. Neden
masalında, kahramanımız Paul’a orman perisi yazgısında insanlara gerçekleri
anlatmak olduğunu söylüyor. Veya Serçe masalındai
kahramanımız Serçe’nin öyküsünü dinleyen küçük çocuk büyüdüğünde yoksul
insanların “açlık çekip, soğukta kalınmayan o güzel ülkeye” gitmesini sağlamaya
karar veriyor.
Zur Mühlen’in masallarındaki geleceğe dair bu iyimser
umut, masallara romantik bir hava katıyor katmasına ama kimi zaman çocuk masalı
dilinden uzaklaşmasına neden oluyor. Zur Mühlen çocuklarda var olduğuna
inandığı zalimliğin karşısında dayanışma, yardımlaşma gibi ‘yoldaşça’
değerlerin tüm insanlık ailesine egemen olması arzusunu ifade etmek için kimi
yerlerde masallarında aşırı romantik bir dil tuttururken, çocuklar için
anlaşılır olmaktan uzaklaşabiliyor.
Bu eksiğine rağmen, Zur Mühlen’in yazınının, dönemin
edebiyat çevreleri içinde oldukça etkili olduğunu, hatta geleceğin Alman sosyalist
siyasi liderlerini de etkilemiş olduğunu söyleyebiliriz. Demokratik Alman
Cumhuriyeti’nin 1971’den Berlin Duvarı’nın yıkıldığı 1989 yılına dek lideri olan
Erich Honocker, anılarında Serçe masalının
kendisine ne kadar tesir ettiğinden bahsetmektedir. Ancak zamanla, sosyalist
masal yazını yeterince ‘gerçekçi’ olmağı gerekçesiyle sol kamuoyu ve sosyalist
Almanya otoritelerinin gözünden düşmüştür. Bu durumdan Zur Mühlen de payını
almış, yazarın ‘Halı Dokumacısı Ali’ kitabı yasaklanmıştır. Bu tür engellemere
rağmen, Zur Mühlen, sosyalist masal yazını arasında önemli bir yer edinmiş;
artıları ve eksileriyle beraber alternatif bir masal yazınının imkânları
konusunda bize değerli bir deneyim kazandırmıştır.
Kaynaklar
1. Hermynia Zur Mühlen (2017), Emekçi Çocuklarına Hikâyeler, çev. Devrim Evci, Ankara: Dipnot Yayınları.
Henüz beş yaşında bile değilken babamın bana ve
kardeşlerime gece uyumadan önce anlattığı masalları hatırlıyorum hayal meyal. Kırmızı Kıçlı Maymun… Babam bize bu
akıllı mı akıllı, kurnaz mı kurnaz maymunun maceralarını anlatırdı. Babamın
kendi zihin dünyasının ürünüydü bu maceralar. Tüm maceralarda ortak bir nokta
vardı. Türlü vurdulu kırdılı çizgi romanların, filmlerin aksine Kırmızı Kıçlı Maymun hiç şiddete
başvurmadan, salt zekâsıyla haksızlığa uğrayanın, ezilenin hakkını arar;
adaletin yerine gelmesini sağlardı. Bir ortak nokta daha vardı bu maceralarda: Evet,
sınıflar belirgin değildi bu masallarda fakat başkalarının hakkını yiyenler hep
zenginlerdi. Bu sayede solculaşmamın ilk
tohumları daha pek küçükken atılmıştı içime. Bu tohum elbette bir ideoloji
öğretisini benimsemek değildi fakat bundan daha da değerli bir şeyi vermişti
babam bana: Sol ideolojinin, sol değerlerin özünden birer damla sunmuştu bana,
çocuk yaşımın anlayabileceği bir dille. En zor koşullarda bile haksızlığa karşı
çıkmak, haklının yanında yer almak. Ve haksızla hakkı yenenin ‘zenginler’le
ezilenlerin dizildiği bir sahnede karşı karşıya olduğu gerçeği…
İşte beni böyle çocukluğuma götürdü 19. yüzyılın son
yarısıyla 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Avusturyalı sosyalist yazar ve
çevirmen Hermynia Zur Mühlen tarafından kaleme alınmış Emekçi Çocuklara Hikâyeler kitabı. Kitabın ilk basımı 1922’de Masallar adıyla Berlin’de yapılmış;
Türkçe basıma kaynak olan İngilizce versiyon ise, Fairy Tales for Workers’ Children, adıyla 1925’de Chicago’da
basılmıştır.
Zur Mühlen’in masalları, çocuklara kendileri ‘sonsuza
dek mutlu yaşarken’ diğer insanların nasıl yaşadıkları sorusuyla ilgilenilmeyen
bir dünya sunan geleneksel masalların aksine, içinde yaşadıkları dünyayı
sorgulatmayı ve onu nasıl ve ne yönde değiştirebileceklerine dair ipuçları
sunmayı amaç ediniyor. Zur Mühlen’in masalları geleneksel masallardaki öğelerin
bir kısmını koruyor. Doğaya ve özellikle hayvanlara konuşmak gibi insanlara
özgü öğeler verilirken; fantastik öğeler gündelik hayata yerleştiriliyor. Örneğin,
Neden masalında, masalın kahramanı
olan çocuk bir ormanda bir orman perisi ile sohbet ediyor. Ancak geleneksel
masallardaki tarih-dışı ortam/atmosfer Zur Mühlen’in Emekçi Çocuklara Hikâyeler kitabındaki masallarda yer almıyor.
Aksine, alışılagelmiş masal biçiminde göre oldukça gerçekçi bir biçimde tasvir
edilen Zur Mühlen’in masal mekânlarında toplumsal yaşamda karşılaşılan kölelik,
dayak, aşağılama, yoksulluk gibi olumsuz öğelere yer vermekten kaçınılmıyor.
Tersine, bu tür unsurlara yer verilerek içinde yaşanılan sistemin gerçekçi bir
şekilde sunulması yoluyla okuyucuyu bilinçlendirme amacı güdülüyor. Yukarıda
bahsettiğimiz gibi, geleneksel masal biçimindeki gibi kahramanlar sabrederek
fantastik/sihirli bir güç sayesinde bireysel kurtuluşlarına erişmiyorlar Zur
Mühlen’in masallarında. Zur Mühlen bize, ne kendisini ezen kız kardeşi ve üvey
annesinin eziyetleri karşısında sabırla çalışmaya devam edip sonunda bir
perinin yardımıyla yakışıklı prensle evlenerek sonsuz dek mutlu yaşayan Kül
Kedisi Cinderella’nın, ne de üvey annesinin kumpasından ancak bir prensin
öpücüğüyle kurtulan Pamuk Prenses’in hikâyesini anlatıyor. Bu masallardaki gibi
var olan toplumsal ilişkilerin olduğu gibi sürdürülmesinden yana değil çünkü
Zur Mühlen. Aksine, masallarında kahramanların karşı karşıya kaldıkları
eziyetlerin, bir talihsizlikten değil, mevcut toplumsal ilişkilerin doğasından
kaynaklandığını anlatıyor. Ve çözümün isyan etmekte, üstelik yalnızca bireysel
kurtuluş için değil, toplumsal bir kurtuluş için isyan etmekte olduğunu
söylüyor. Evet, geleneksel masallarda da, Zur Mühlen’in masallarında da iyimser
bir hava seziliyor. Ancak bu iyimserlik, kahramanların ‘sonsuza dek mutlu’
yaşayacakları bir bireysel cennetten kaynaklanmıyor Zur Mühlen’in masal
dünyasında. İyimserlik, Zur Mühlen’in kalem oynattığı 20. Yüzyılın ilk yarısına
özgü devrimci beklentilerden doğuyor. Ki Zur Mühlen’in kalemini bir nevi
devrimci ajitasyon ve bilinçlendirme aracı olarak kullandığını söylersek
abartmış olmayız. Bu gaye, kitaptaki karakterlerin tasvirine de yansıyor.
Karakterler, kati bir antagonistik ilişki içinde siyah-beyaz olarak tasvir ediliyor.
Bu noktada, Zur Mühlen’in geleneksel masal biçimiyle ortaklaştığını
söyleyebiliriz. Ancak geleneksel masal biçiminden farklı olarak karakterlerin
bocalamalarına ve dönüşümlerine yer veriliyor. Serçe masalında, masalın kahramanı minik Serçe okyanusları geçip
sıcak memleketlere ulaşma amacında cesaretini yitirir gibi oluyor; sıcak
memleketlere kavuştuğunda ise konformizme kapılıp ‘kardeşleri’ni bir süre
unutsa da bu bocalamaları aşıp sonunda mücadelesine devam ediyor.
Görüldüğü gibi, Zur Mühlen’in kitabındaki esas kahramanlar
çocuklar ve insan özellikleri verilmiş hayvanlar. Bu noktada çocukların Zur
Mühlen’in masallarında özel bir önemi olduğundan bahsedebiliriz. Çocuklar,
büyüklerin aksine doğaya yabancılaşmamış. Ancak çocuklar - ve çocukluğunu yitirmemiş
vicdan ve adalet duygusuna sahip yetişkinler – Küçük Boz Köpek masalındaki küçük Benjamin ve köpeği arasındaki
ilişkide, ya da Neden masalında küçük
Paul ile orman perisi ve diğer hayvanlar arasındaki iletişimde olduğu gibi –
hayvanlarla, bitkilerle ve doğa-üstü varlıklarla konuşabiliyor. Çocuklar ayrıca
toplumun diğer fertleri ile de yabancılaşmış bir ilişkiden uzaklar. Toplumsal
sorunlara karşı büyüklere göre çok daha uyanıklar. Çevreleri ile ilgililer. Ve
etraflarında olan biteni sorgulama yetilerini kaybetmemişler. Yine Neden masalındaki gibi büyükler,
“çalışırken o kadar çok yoruluyorlar ki; düşünmeye halleri kalmıyor”. Bu
düşünce nedeniyle ki; Zur Mühlen henüz doğaya, insana ve topluma
yabancılaşmaktan uzak olan Zur Mühlen, kitaptaki masallarda çocuklara toplumu
bilinçlendirmede öncü bir rol veriyor. Neden
masalında, kahramanımız Paul’a orman perisi yazgısında insanlara gerçekleri
anlatmak olduğunu söylüyor. Veya Serçe masalındai
kahramanımız Serçe’nin öyküsünü dinleyen küçük çocuk büyüdüğünde yoksul
insanların “açlık çekip, soğukta kalınmayan o güzel ülkeye” gitmesini sağlamaya
karar veriyor.
Zur Mühlen’in masallarındaki geleceğe dair bu iyimser
umut, masallara romantik bir hava katıyor katmasına ama kimi zaman çocuk masalı
dilinden uzaklaşmasına neden oluyor. Zur Mühlen çocuklarda var olduğuna
inandığı zalimliğin karşısında dayanışma, yardımlaşma gibi ‘yoldaşça’
değerlerin tüm insanlık ailesine egemen olması arzusunu ifade etmek için kimi
yerlerde masallarında aşırı romantik bir dil tuttururken, çocuklar için
anlaşılır olmaktan uzaklaşabiliyor.
Bu eksiğine rağmen, Zur Mühlen’in yazınının, dönemin
edebiyat çevreleri içinde oldukça etkili olduğunu, hatta geleceğin Alman sosyalist
siyasi liderlerini de etkilemiş olduğunu söyleyebiliriz. Demokratik Alman
Cumhuriyeti’nin 1971’den Berlin Duvarı’nın yıkıldığı 1989 yılına dek lideri olan
Erich Honocker, anılarında Serçe masalının
kendisine ne kadar tesir ettiğinden bahsetmektedir. Ancak zamanla, sosyalist
masal yazını yeterince ‘gerçekçi’ olmağı gerekçesiyle sol kamuoyu ve sosyalist
Almanya otoritelerinin gözünden düşmüştür. Bu durumdan Zur Mühlen de payını
almış, yazarın ‘Halı Dokumacısı Ali’ kitabı yasaklanmıştır. Bu tür engellemere
rağmen, Zur Mühlen, sosyalist masal yazını arasında önemli bir yer edinmiş;
artıları ve eksileriyle beraber alternatif bir masal yazınının imkânları
konusunda bize değerli bir deneyim kazandırmıştır.
Kaynaklar
1. Hermynia Zur Mühlen (2017), Emekçi Çocuklarına Hikâyeler, çev. Devrim Evci, Ankara: Dipnot Yayınları.